In life, unlike chess, the game continues after checkmate.

(Hayatta, satrancın aksine, oyun şah-mattan sonra da devam eder.)

14 Temmuz 2016 Perşembe

Bugün Benim Doğum Günüm; hayata selam olsun..


        Tam otuz bir yıl olmuş doğalı. vay be,, şimdi ben otuz bir yaşımda mıyım..? geçti mi o kadar zaman yahu..?  Nerede kaybettim onca günü, haftayı, ayı; kimlere kaptırdım yıllarımı..?  Yok, hala yaşlı değilim belki; aynada gördüğüm yüz hala genç, hala diri, ona bir lafım yok. ama gözlerimin içine baktığım zaman gördüklerim hoşuma gitmiyor benim. sanki artık kazanacak bir şeyi kalmamış, amaçsız birinin gözleri gibi bakıyorlar. sadece yıllarımı değil, içimdeki yaşama sevincini de kaybetmişim. ışıkları kapatılmış ruhumun, günlerim gecelere dönmüş, şu uzun ince yolda yürürken çelmeler takmışlar hep topal ayaklarıma.

       Bir belgeselde görmüştüm; Amerika'nın dağlarında yaşayan ağaçlar varmış Methuselah diye adlandırdıkları.
       İsmini Nuh peygamberin 969 yıl yaşayan dedesinden almış bu ağaçlar dünya üzerindeki en yaşlı canlılardan biriymiş. dile kolay, bazıları tam 5000 yaşındaymış. "kim bilir neyi bekliyorlar, hiç hareket etmeden etraflarındaki bütün dünya değişirken aslında oldukları yaştan en az on kat daha yaşlanmışlardır" diye düşünmüştüm..........
     
     İşte şu anda ben de aynen o ağaçlar gibiyim. durduğum yere kök saldım, hiçbir değişken beni yerimden kaldıramıyor ve ben daha yeni çeyrek asır yaşamışken kendimi asırlarca yaşlanmış gibi hissediyorum. heveslerim kursağımda, sevinçlerim yarıda, mutluluklarım sahipsiz kaldı. hayallerim kayboldu, umutlarım köreldi ve köklerim biraz daha derine salındı. artık bu kökleri söküp peşinden gidecek tek bir şey göremez oldum etrafımda. belki de bu yüzdendir gözlerimdeki beni korkutan boş bakışlar.

        Onca insan görüyorum, karşı kaleye akın akın gidiyorlar. paslaşıyorlar, ver-kaç yapıyorlar, ara pası atıyorlar, kaleciyle karşı karşıya kalıyorlar; ben daha başlama vuruşunu bile yapamamış bir şekilde bekliyorum orta yuvarlakta. onlar golleri peşi ardına diziyorlar; ben yine kalemin ağlarından topu çıkartıyorum. onlar attıkları golün sevinciyle kendilerinden geçerken,ben karşımda o başlama vuruşunu yapıp oyuna başlayacağım tek bir kimse bile bulamıyorum. her gol yediğimde aynı şey oluyor, her düşüşümde bir tekme de takım arkadaşım atıp terk ediyor beni. bekliyorum ki, artık bir başıma kalmayayım o orta yuvarlakta ama ne gelen var ne de gelmeyi isteyen.

      Yalanlar söylememi istediler, olmayacak şeylerin vaadinde bulunmamı istediler, tutamayacağım sözler vermemi istediler, yapamadım... yeminler ettim. ama yetmedi bu maskeli balo kimseye. saatler geceyarısını bulduğunda, bütün maskeler teker teker düşmeye başladığında ve ortaya sadece gerçek yüzler çıkınca kaçıverdiler hep benden., doğrularımla kimseye yetemedim. doğrularımın yettikleri ise ya bana yetmedi ya da başka bir baloda maskelere bürünmek üzere balkabaklarına binip kaçtı.

      Ama düşmedim daha. hala bekliyorum belki, hala köklerim derinde, hala oyuna yeniden başlayamadım fakat umudumu koruyorum; çünkü düşmedim henüz, devriledim. köklerimi nasıl saldıysam toprağa, dallarımdan çiçekler açmasını da, meyveler vermesini de bilirim baharım gelince. güneşin başını doğudan uzattığı her yeni gün, ben burada durduğum sürece benim umudumdur.

     Gün gelir devran döner, bir rövanş maçı yaparım ben bu hayatla. aza kanaat etmeyi bilirim, "1-0 olsun, bizim olsun" derim, tek bir golle alırım belki maçı. ama alırım. tek bir golle dahi olsa kazanırım bu sefer. en azından umudum yeter.

   Bugün benim doğum günüm; tüm dostlara ve umudunu hala koruyanlara selam olsun
4. CTRL+F yardımıyla

2 yorum:

  1. Hepimiz aşağı yukarı aynı şeyleri yaşıyoruz, isimlerimiz farklı, ortamlar başka, kişiler değişik ama duygular benzer. Umudu kaybetmediğimiz sürece sorun yok. 35 yaştan selam eder, yeni yaşını kutlarım. Doğum günün kutlu olsun, sevgiler.

    YanıtlaSil
  2. Biraz geç oldu ama, yeni yaşınızda her şeyden önce sağlık sonrasında ise mutluluklar dilerim.
    Her şey gönlünüzce olsun inşallah.

    YanıtlaSil