In life, unlike chess, the game continues after checkmate.

(Hayatta, satrancın aksine, oyun şah-mattan sonra da devam eder.)

20 Ekim 2016 Perşembe

HerŞeye Hazırlıklı Olun


    Acıyan gözler nasıl merhametsiz olabilir. işte bunu hastanede öğrenirsiniz...... Doktorun "herseye hazırlıklı olun" demesi kulaklarınızda çınlarken


Sahilde maksatsız serseri yürümenin başlı başına bir nimet olduğunu, hızlı ve dinç hareket kabiliyyetine sahip olabilmenin parayla pulla satın alınamayacak kadar saadet bahşettiğini

İştiha'sızlığın tatsızlığı ile gelen dilediği gibi yeme-içme serbestisinin pek geçici olduğunu, güçlü olduğuna dair vehmettiği nazarının yerle yeksan oluşunu, ferhad gibi kuvvetinin doruğunda olup dağları delebilecek güce sahipken bile gözle göremeyeceği minicik varlıklara yenik düşebileceğini, bir firavunun kafasını kendi emriyle parçalatmasına sebep teşkil eden topal bir kör sineğin gücünü.. bilmekten öteye geçip anlamaya başlıyor insan


Kolay mıdır ölüme hazırlamak kendini.....? mümkün müdür hazırlıklı olmak..? insan nasıl hazırlar kendini ölüme....? var mıdır bir tarifi, önceden bilen alışmış mıdır bu fikre....?

Zordur....iyileşeğini umarak beklemek daha kolaydır.

Yatak soğuk ve bir o kadar da uzak geliyor ama yatmam gerekiyor.. uyumalı ve tüm dünya akışına ayak uydurmalıydım geçen günler bana en çok bunu öğretmişti. bu gece geçen onca aydan sonra sanki içimde oluşan farklı bir boşluk vardı


Anlamlandrmadım ilk başta soğuk yatağa girmek istemedim yatağa girmeyince zihnimin uzaklara gittiğini farkettim yazmalı dedim

Bir satır da olsa yazmalı; bir kenara koyup zam/anın bir fotografını iliştirmeli bir köşeye.


Belki yokolduğumuzda bedenimiz, sözlerimiz, hayallerimiz ve hayatlarımız uçuk gidecek. belki daha yokolmadan geriye baktığımızda çok şey göremeyeceğiz arkamızda. yazdıklarımız da belki birgün gidecek ama kayboluşu diğer herşeyden çok sonra olacak. ondan bu kadar değerli, bu kadar manevi, bu kadar sıradışı yazmak. bir nebze ölümsüzlük kazandırıyor insana. kayboluştan kurtarıyor.


İnsan yazmadan önce düşünür, sıraya koyar, müsvette kağıt kullanır, temize çeker, olmaz bi daha çeker. böylece yazdığı kişi baktığında onun yazdığını anlayıp heyecanlanacaktır belki

Çok konuşup da aslında hiçbir şey söylemiyor olmanın rağbet gördüğü şu zamanda, hala bir şeyler anlatma derdinde olan, umarsızlık karşısında anlaşılamamayı derinden hissedebilenlerin erdemli bir iz bırakma çabasının sessiz izdüşümüdür belki de... 

Ya da sadece hafızanın isyanınından kurtardığımız üç beş kelimenin dünden yarına selamıdır. öyle ya da böyle yazmak, yazabilmek güzel bir duygu.

Hayatın koşuşturması içinde aslında birbirimizi dinler gibi yaptığımız için anlaşamadığımızı düşündüğüm zamanlar bazen "söylemek istediklerimizi yazıp versek birbirimize nasıl olur....?" diye düşünmekten alamıyorum kendimi. belki sözün yapamadığını yazı başarır ne dersiniz.......?

11 Ekim 2016 Salı

2 Beyin Cerrahi 1 Anestezist 4 Hemşire


O sabah Asistanlarin burnuma soktuğu imzaladığım risklerin farkındayım temalı kağıtta beni öldürmelerinin binbir yolunu okurken insan lan acaba öldürecekler de bahane mi arıyorlar diye düşündürdüler.....

Dakikalar sonra neşteri yiyecek olmama rağmen daha önce hiç mutlu olmadığım kadar beni mutlu etmeyi başarmış değişik hazlar tattıran garip iğne. yedim ama sınırları kaldırması pek hoş değildi
şöyle ki;

Bu fotoğraf çekildi odamdan alınıp ameliyata inerken hemşire bir iğne vurdu kaç dakika sonra rakı kafası tadında güzel bir kafaya eriştiğimi ve sürekli sırıttığımı hatırlıyorum, sandalyemi iten hemşireye "abla kaç yapıyo bu şimdi..?" diye sormamla başladı etkisi

Anestezi doktorunu gördüğümde Eros oklarından bir tanesini kalbime fırlatmıştı doktora gayet yavşak bir sırıtışla bakıp "ay ne yakışıklısın sen, evli misin...?" diye sordum doktor gülmeye başladı, sonra sen git başka doktor gelsin dedim "seni bırakıp gidemem" dedi.. O an bu cümleyi başkası söylese unuturdum belki herseyi

Sonra yine yapcağımı yaptım ameliyattan yeni çıkmış bir kadın"gözlerim görmüyor ne oldu bana"diye bağırırken"sen artık kör oldun seni çöpe atıcaklar hahah"diye dalga geçtim

Kendi doktorumu görünce koskoca Prof'u kolundan tutup "sizi gördüğüme çok sevindim" deyip sarıldım "bana verdiniz iğnenin hapı varsa sürekli kullanmak istiyorum" dedim

Son olarak da Anestezist'e iğneyi bana yapmadan önce hipokrat yeminini ezbere okumanı istiyorum dedim.....

Baktılar başa çıkamayacaklar narkozu verdiler ve huzur içinde bir uyku uyudum

Çok güzel bir kafası varmış çok sağlam yavşaklaştırıyor.....Evet İbiş ettiler beni bütün hastaneye  Sınırları kaldırması hiç güzel  olmadı hiiiccc

 Ve yoğun bakım..

ömründe doktorla hastaneyle pek fazla işi olmayan biriyseniz, bu tecrübe hafızanızda unutulmaz anılara yol açabiliyor. sağınızda her tarafı paramparça bi kadın, hortumları sokmuşlar boynundan ordan beslenip nefes alıyor.

Karşınızda 80 yaşında bir adam 5 dakika içinde 3.kez kalbi durunca ellerinde çayla onun ölümünü izleyen doktorlar..

Bundan 10 dakika sonra her şey normalmiş gibi (ki normal zaten onlara göre her saat başı biri ölüyo yenisi geliyo) hemşireye gelen sürpriz doğum günü pastası, iyi ki doğdun falanca sesleri..

Artık her şey gözümde daha naif daha hafif ve daha canlı resmoluyor. bir ay önce şansım yaver gitmeseydi ölüyor olma gerçeği elbette bambaşka biri yaptı beni.....

Nasıl yapmasın, bilinciniz kapalıyken yakınlarınıza verdiğiniz dehşet korku öte yandan bilinciniz açıkken ki manzara. ters giden hallerde sinyal veren makine sesleri, yaşlı, donuk, ölüme yakın vücutlar, birazdan kalbi duracak yandaki hasta....

Bi şeylerin kıymetini sadece kaybedince anlamamak gerektiğini acı bir şekilde öğreniyor insan.